Unutmak

Unutmak, yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Unutmak kötü bir şey gibi gelebilir ama hayata devam edebilmemiz için gerekli bir süreçtir. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi, anılarımızı unutmak tabiki kolay bir süreç değildir. Onlar hayatımızın bir parçasıydı ve unutmak, hatıralarımızın zamanla yok olması anlamına gelir. Belki de hayatımızın en mutlu anlarına tanıklık etmişlerdir, belki çok sevdiğimiz kişilerdi, belki de en büyük destekçimiz olmuşlardır. O zaman neden unutmayı seçiyoruz? Neden unutmak zorundayız?

Bu unutma olayı aslında tam aynı olmasada hayatta kalma içgüdümüze biraz benzer. Hayatta kalmak için, tehlikeli bir durumda harekete geçmek, kendimizi korumak ve hayatta kalmak için acil önlemler almamız gerekebilir. Unutmak ise bir tehlike durumundan korunmak için doğrudan bir yöntem değildir. Unutmak, daha çok bir savunma mekanizmasıdır ve insanın zihnindeki acı verici hatıralardan kurtulmasına yardımcı olur. Beyin bunu zamanla otomatik olarak yapmaktadır. 

Beyindeki sinir hücreleri, bilgiyi depolamak için birbirleriyle bağlantı kurarlar. Ancak unutma, bu bağlantıların kademeli olarak zayıflaması veya kırılması yoluyla gerçekleşir. Bu süreç, sinir hücreleri arasındaki bağlantıların gücünü değiştiren bir dizi nörokimyasal olayın sonucudur. Bununla birlikte, bazı durumlarda, insanlar bilinçli olarak unutmak isteyebilirler ve bu durumlarda, beyin de bu isteği yerine getirmeye daha hızlı şekilde yardımcı olabilir.

Bazı anılar ise hayat boyu unutulmayacak kadar güçlüdür, diğerleri ise daha hızlı unutulabilir. Bu, beyindeki sinirsel bağlantıların gücüne, olayın önemine ve kişinin zihinsel durumuna bağlıdır. Bu yüzden çok güçlü duygu içeren anıları unutamayız veya unutmak da istemeyebiliriz. Bazen günlük hayatta aklımıza gelmesede güçlü olan anılar hatırlamak istediğimizde hep oradadırlar veya çağrışım yaşanan bir anda, örneğin bir müzik dinlendiğinde, bir resim görüldüğünde veya bir kokudan dolayı anında ortaya çıkabilirler.

Sevdiklerimizi unutmak, büyüme ve gelişme sürecinin bir parçasıdır. Yaşamımızın farklı dönemlerinde farklı insanlarla tanışırız ve ilişkiler kurarız. Bu ilişkilerin bazıları kalıcı olabilirken, bazıları kısa sürebilir. İlişkilerimizin doğası gereği, bazen birbirimizden ayrılmamız gerekebilir ve bu da bir süreçtir. Ayrılık, her zaman acılı ve üzücü olsa da, hayatımızdaki diğer insanlarla yeni bağlantılar kurmamız için fırsat yaratır.

Sonuç olarak, sevdiklerimizi unutmak, hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Ancak, unutmak, onların hayatımızdaki önemini ve bizim onlara olan sevgimizi azaltmaz. Zihnimizdeki hatıralarımız, onların hayatımızdaki yerlerini her zaman korur ve hatırlamak istediğimizde orada olurlar.

Bununla birlikte, unutmak, bir sevdiğimizi kaybettikten sonra, keder ve yas sürecimizde de olabilir. Bu süreç, özellikle yakınlarımızı kaybettiğimizde, çok zor ve acı vericidir. Ancak zamanla, bu acı hafifler ve biz yeniden hayatımıza devam ederiz. Bu süreçte, sevdiklerimizi unutmak, onların hayatımızdaki önemini azaltmaz. Bu, onları sevmediğimiz anlamına gelmez, sadece hayatın bir gerçeği ve bir süreçtir. Bu anılara çok saplanmak hayatınızı yaşanmaz hale getirebilir. Hayata devam edebilmek için bazı anıları unutmaktan başka çare yoktur. Hayat devam ettikçe yeni fırsatlar , yeni insanlar karşınıza çıkacak ve yeni anılarınız oluşacaktır. Bunlara yer açmak için çok önemli anlar dışındaki anılarımızı ve özellikle bize acı verenleri unutmayı seçer beynimiz. 

Bazen öyle bir an gelir ki, birini düşündüğünüzde anıdan çok duygu hissedersiniz. Beyniniz ve ruhunuz duyguyu kaydeder ve duygu hatırlanır. Anılar, zaman ve mekan silinmeye başlar ama güçlü duygular kolay kolay silinmez. Bizlerin zaman ve mekandan çok duyguları kaydeden varlıklar olduğumuza inanıyorum.

Beynimizdeki hipokampus adlı bölge, uzun süreli bellek oluşumunda önemli bir rol oynar ve anıların oluşumunda duyguların da önemli bir rolü vardır. Bu nedenle, yaşadığımız deneyimlerin duygusal yoğunluğu, bellek oluşumunu ve depolanmasını etkiler. Ancak bu fiziksel bölgenin belli limitleri vardır. Bu yüzden zamanla yenilere yer açmak zorunda ve duygu yoğunluğu yüksek olanlar dışındakileri bırakmak zorundadır. 

Bizler ruhsal varlıklar olduğumuza göre ruhun da bir hafızası olması gerekir ki duyguları kaydedebilsin. Aksi halde gelişim gösteremezdi. Yaşanan tüm olaylar, anılar, bir duygu yaşanması ve deneyim için önemlidir ve ruhumuza işlenir. Anılar ve deneyimler, insanların ruhsal gelişimlerinde önemli bir rol oynar. Bu deneyimler sayesinde, insanlar hayatın anlamını keşfeder, spiritüel bağlantılar kurar ve kendilerini daha büyük bir bütünün parçası olarak görürler.

Bizler deneyim için buradayız. Bazen kötü olarak adlandırdığımız olaylar yaşıyoruz bazen iyi olaylar yaşıyoruz.  Ancak geriye yaşanan duygular kalıyor ve ilerliyoruz. İlerlemek zorundayız. Evrende hiçbir şeyin durmadığı gibi biz de durmuyoruz. Bu yüzden kötü bir olay yaşadığınızda da ilerlediğinizi ve bunun bir olaydan ibaret olduğunu unutmamaya çalışın. Anıları unutmak ve yeniye yer açmak bu ilerlemenin bir parçasıdır. Bazen zaman gerekir ama elbet sonunda unutulur , duygular kaydedilir ve bir sonraki aşamaya geçilir. Endişe etmemek, olayları kabul etmek çok önemlidir. Nasıl yeni bir insan veya güzel bir olay hayatınıza girdiğinde kabul ediyorsanız , bu kişi gittiğinde veya kötü dediğimiz şey olduğunda da kabul etmemiz gerekir. Başka yapacak bir şey yoktur ve hayat hep devam eder,  ilerler, değişir ve kimse için o güzel anda veya kötü anda durmaz. Aynı mevsimler gibi , gelir ve geçer. 

Bu yüzden, hayatın her anını kucaklayın, her anı en iyi şekilde yaşayın ve gelen her yeni güne umutla bakın. Çünkü hayat, güzellikleriyle ve zorluklarıyla devam eder ve siz de her adımda ilerleyerek büyürsünüz. Önemli olan budur.