Konfor Alanı

Bir konfor alanına girmek için çok çalışır ve oraya yerleştikten sonra orada kalırız. Kaybetmekten korkarız çok çalışıp elde ettiklerimizi.  Burası çok güzel ve ben burada çok rahatım dediğimiz an tüm gelişimimiz durur. Bazen öyle bir an gelir ki biz konfor alanımızı bırakamayız ama o bizi bırakır. O zaman hayatımız altüst olmuş gibi gelir. Aslında yaşananların hep bir sebebi var. Sizin gelişiminiz için o alandan çıkmanız gerekir. O alandan siz farklı yollar ile bilerek veya bilmeden kendinizi çıkarırsınız. Çünkü yaşamak ve ilerlemek için buna ihtiyacınız vardır. 

Öğrenmediğin ve öğrendiklerini deneyimleyemediğin an veya durduğunu ve gelişmediğini hissettiğin an yeni bir alana geçiş yapma zamanı gelmiştir. Bu konfor alanını terk etmezsen orada hiç bir yenilik yaşanmayacak ve yeni bilgi ve tecrübeler edinemeyeceksin. 

Teoriyi, öğrendiğini,  pratiğe dökmeden o bilgi sadece başkasının bilgisi olarak kalır ve sen o bilginin doğru olup olmadığını bilemezsin. Orada takılır kalırsın. O konuda merakın var ise deneyimlemek için elinden geleni yapıp sonraki adıma geçmelisin. Örneğin, hem manevi arayış yoluna girmek istiyorsun ancak mevcut hayatının konforunu da bırakmak istemiyorsun. Bu arayış için hayatını düzenlemiyorsun ve pratik yapmıyorsun. Sence bu konuda ne kadar ilerleyebilirsin?  Güzel bir ilişkin olsun istiyorsun ama kendine iyi bakmıyorsun, kendinle güzel vakit geçirmiyorsun. Kendini çok sevmiyorsun. Tek başınayken sıkılıyorsun. Karşındaki kişiden seni sevmesini, seninle iyi vakit geçirmesini nasıl bekliyorsun? Düşünce ve davranış tarzını değiştirmediğin sürece hiçbir şey değişmez. Değişim için eski alışkanlıkları, yaşam tarzını bırakmalı ve gitmek istediğin yöne doğru uyumlanmalısın. Değişim için emin ve düzenli adımlar atmalı ve konfor alanı dışına çıkmalısın. Konfor alanından çıkmadan deneyim yaşayamazsın, gelişim gösteremezsin. 

Tecrübe ve deneyim için yaşadığımızı unutmamak gerekir.  Korkularını da yenmeden konfor alanından çıkamayacağın için bir gelişim de gösteremezsin. Örneğin, aylık çok masrafın var ve bundan dolayı işten ayrılıp kendi istediğini yapamıyorsun. UYUM yazımdaki çalışmaları yapmanı tavsiye ederim.  Sonra yeni hayatına başla.  Biz UYUM çalışmasını sürekli yapmak yerine rahata alışıp yıllarımızı, birikimlerimizi, aşklarımızı o konfor alanı içinde kalmaya çalışıp sonra  kaybediyoruz. Çünkü elde ettiklerimiz için gereken uyumu bile sağlamıyoruz. Tembelliğe sürüklenmeden ne yönde gelişmek istiyorsak o konuda istikrarlı bir şekilde çalışma yapmamız gerekiyor. Bu çabayı verir ve denersen, en kötü ne olacak biliyor musun? Çok güzel bir tecrübe kazanacaksın. Başarısız olmuş olmayacaksın. Deneyimlemiş ve gerçekten öğrenmiş olacaksın. Elimden geleni yaptım ve öğrendim diyeceksin. Sen uyum içinde olmuşsan zaten isteklerin gerçekleşecek. Unutma! Onlara zaten sahipsin. Gerçeğini sen yaratıyorsun ve ne istiyorsan o yöne yönelip o konuya odaklandığın zaman her şeyi  başarma gücüne sahipsin. 


Kendini Sevmek

Kimsenin seni  koşulsuz sevmesini beklememen gerekir. Sen kendini koşulsuzca seversen o zaman başkalarını da koşulsuz sevebilirsin. Ancak başkasına bu anlayışı veremezsin.  Bu konuda sadece örnek olabilirsin. Başkaları sende bu  sevgiyi görüp içlerine dönerler ve  kendilerini koşulsuz sevmeyi öğrenirlerse  o zaman başkasını da gerçekten sevmeyi öğrenebilirler. Onlar bunu isteyerek yapmadıkça siz bunu onlara zorla veremezsiniz.   Kendinizi ve başkasını koşulsuz seviyorsunuz diye bunu onlardan bekleyemezsiniz. Sadece olduğunuz gibi kendinizi severek ve güzel şekilde yaşamaktan başka yapabileceğiniz birşey yoktur. Herkes öğrenmek ve almak istediği bilgiyi alır. Zorla kimseden kendisini çok sevmesini ve sonra sizi sevmesini isteyemezsiniz.  

Bir insan sadece kendini bencilce severse sevginin gerçekte ne demek olduğunu bilebilir. Sen kendini bu sevgiye layık bulmuyorsan başkasını nasıl gerçekten seversin ve başkasının da seni sevmesini nasıl bekleyebilirsin?  Önce sen kendini çok sevip güzel yaşamalısın. Sevgi ne demek anlamak için işe kendinden başlamalısın. Sonra karşındaki de aynı şekilde kendini sevmeyi öğrenmiş ise bu iki kişi gerçekten birbirini sevebilir. Sen güzel yaşadığın, kurallara uyduğun ve başarılı göründüğün için seni seviyorsa veya tam olarak kendini sevmiyorsa, sevgi geçici ve koşullara bağlı olur. 

Hiçbirimiz kendimizi tam olarak sevmeyi beceremiyoruz. Becerebilsek o zaman kendimizi mutsuz edecek hiçbir şeyi yapmaz, tamamen mutlu edecek şekilde yaşardık. Toplumsal baskılar, kurallar ve gelecek korkusu bunu yapmamıza engel oluyor ve kendimizi tam olarak sevmeye, dolayısı ile de  karşımızdakileri sevebilmeye engel oluyor. Kendini sevebilmek için önce tamamen kendine odaklanmalı ve hislerine, isteklerine göre güzel bir hayat yaşamalısın. Önce kendine, hislerine değer vermeli ve isteklerine çok önem verip, onları yerine getirmelisin. Bunu yapamıyorsan kendine çok değer vermiyorsun ve çok sevmiyorsun demektir. Başkasını da gerçekten sevemezsin. 

Kendini çok seven ama toplum kurallarına göre yaşamayan insanları toplum dışlar. Ancak onlar içlerinde önce kendilerine sonra başkalarına çok büyük sevgi beslerler. Onları görmezden gelir, kabul etmeyiz. Hatta onlar gibi olmaktan korkarız. Bizler toplum baskısı altında yaşamaya alışmış ve gerçek sevgiyi bu yüzden unutmuş varlıklarız. Bu yüzden sevgimiz yüzeysel ve koşullara bağlı. Dış güzellik, doğru davranışlar ve belli kurallara göre sevgi veriyor ve alıyoruz. 

Lafa geldiğinde hepimiz “Ama ben kendimi seviyorum” deriz. Ancak şunu düşünün; siz hisleriniz doğrultusunda yaşayıp, hayatı sonuna kadar deneyimleyebiliyor musunuz? Ben kendimi hep çok sevdim ama bunları henüz tam yapamadım. Bu yüzden “kendimi seviyorum” sadece lafta kalan birşey oluyor. Bundan dolayı mutsuz oluyorum. Mutsuz bir insan nasıl karşısındakine tam sevgi verebilir? Kendisine sağlayamadığını başkasına nasıl sağlar? Ayrıca kendini gerçekleştiremeyen, hayatı istediği gibi yaşayamayan biri nasıl olurda toplumsal kuralların bulunduğu bu çarktan korkmadan kendini dışarıya atar. Bencil olup önce kendini düşünür. Kolay kolay yapamaz. İşte bu korku önce mutluluğumuza sonra kendimizi sevmemize engel olur. Bırakın sevmeyi , kendinizden nefret eder hale gelebilir, sonunda da hergün yaşayan bir ölü gibi dolaşırsınız. Çarktan çıkmak kolay değildir. Bunun için ya radikal kararlar almalı, ya da mevcut hayatınız devam ederken  başka yollar aramalısınız. Aynı düzende devam ettiğiniz ve risk almadığınız sürece ne bu hayatı yaşayabilecek, ne kendinizi , ne de başkalarını tam olarak sevebileceksiniz. Kendisini sevmeyen kişi, önce kendisine zarar verir, sonra kendisini sevenlere, etrafına zarar verir, üzer. Çünkü kendisi mutlu değildir. Kendini seven ve hayatını istediği gibi yaşayan biri ise etrafına neşe, sevgi saçar. Hem kendi mutludur hem de herkesi mutlu eder.


Yaşam Amacımız

Uzun yıllar yaşam amacımı aradım. Amacımın iyi ve mutlu bir yuva kurmak, iş hayatında başarılı olmak diye düşündüm hep. Başarılı oldum da sayılır.  Kime göre onu da bilmiyorum. Başarılı olmak nedir? O konuda da tek bir doğru yok. Mutlu bir yuva kurdum ve başarılı işler  yaptım sonuçta. İş hayatında her yöntemi denedim. Ancak hep içimde “Hayat bu olmamalı, çalışmak, eve gelmek, sabah tekrar işe gitmek.” Bir süre hayata iş ile odaklandım. Bir süre aile ile odaklandım hayata. Sonuçta şunu anladım. Başarı ve mutluluk hep bir şeylere bağlı ve o şeyler iyi gidiyorsa koşuluna bağlı oldu. Aslında hiçbirimiz başarısız değiliz. Hatta başarısızlık diye birşey yok. Sadece deneyim ve tecrübe kazanmak var. İşi kötü giden biri başarısız olmuyor tam tersi denemiş ve deneyim kazanmış oluyor. Evlenip boşanan biri, evlenmemiş birine göre çok daha şey yaşamış ve deneyim kazanmış oluyor. Hayatı yaşamak da bu değil mi? Sonuç olarak geldiğim noktada başarıyı aramayı bıraktım. Olaylara kötü veya iyi diye bakmak yerine deneyim olarak bakmayı seçtiğinizde bu hayattaki amacınızın yaşamak olduğunu anlıyorsunuz. Sıkılınca bir şeyden ve mutsuz hissedince, oradan alacağınız deneyimi almış olduğunuzu anlamalı ve başka deneyimlere yelken açmalısınız. Bırakmak, vazgeçmek ilk başta zor gelebilir. Hepimiz alışkanlıklarımız ile programlanmış , otomatik hareket eder şekilde yaşıyoruz. Bunu farkettiğiniz ve sıkıldığınız anda korkmadan farklı yollara gidebilmeyi öğrenmek bu işin en zor tarafı. Konfor alanı ve düşünce yapımız buna izin vermiyor. Ben bunu bırakırsam ne yaparım? Nasıl bir hayatım olur? gibi korkular hepimizde var maalesef. Korkmak bu açıdan yaşamaya engel. 

Korku, çok güçlü bir düşünce tarzıdır ve aklınızdan çıkmaz. Bu yüzden neden korkuyorsan seni bulma şansını arttırmış olursun. Örneğin parasız kalmaktan korkarsan maaşlı bir iş ararsın ve belki geçinirsin ama hayatını feda etmiş ve çok zengin olmadan yaşarsın. Hiçbir şeyden korkmamayı öğrenmelisin. Sen çok güçlü ve özelsin bunu unutma  ve gerçekte kim olduğunu ne kadar sınırsız olabileceğini idrak etmeye çalış.  Bunu yaparsan da hiçbir şeyden korkmaya değmeyeceğini anlarsın. Gönüllü yapabileceğin işlere ve yaşam tarzına odaklan. Gönüllü yapılan işler çok güçlüdür. Sabah büyük bir yaşam enerjisi ile uyanır, gece geç saatlere kadar çalışırsın. Gönüllü yaşarsan bu sayede mutlu olacak ve karşına daha çok imkan çıkmaya başlayacak. O zaman çok deneyim kazanacak ve mutlu olacaksın. İyi bir hayat yaşamak ancak bu  şekilde mümkün olacak. Gönüllü yapabileceğin işleri nasıl mı bulursun? Yine hislere odaklanıp neyin mutlu ettiğine bakmalısın. Yol göstericimiz hep sevinç, mutluluk. Bunu aklından çıkarmazsan artık çok daha kolay karar veriyor olacaksın.  Denemelere ufak konular ile başlayabilirsin. Bir anda gidip işini bırak ve kafana göre yaşa demiyorum. Ufak konular ile başla. Seni nelerin mutlu ettiğini keşfet. Mutlu ve gönüllü olduğun seçimler yapmaya başladıkça zaman içinde kapıların nasıl açıldığı seni şaşırtacak ve ustalaşacaksın bu yöntemi uygulamakta. O zaman büyük kararlar kapıda olduğunda çok tereddüt etmeyeceksin. 

Hepimiz  yaşam amacımızı arıyoruz. Sen kendini keşfetmek ve tekamül için buradasın. Bu kısa hayatta amacımız sadece mutlu yaşamak ve deneyim kazanmak olmalı. Bu sayede gelişebiliriz ve ilerleyebiliriz. Aynı noktaya saplanmak ve seni mutlu etmeyen zorla yaptığın şeyler ile bu mümkün değil. Bu kadar basit aslında amacımız. Mutlu yaşamak ve deneyim kazanmak.