Tutsak düşlerin peşinde

Gidelim buralardan, bilinmeyen diyarlara,
Tutsak düşlerimizle, yeni umutlar peşinde.
Bilmediğimiz insanlarla dolduralım zihnimizi,
Yabancı hikayelerle donatalım sözlerimizi.

Bırakalım yorgun gözler, yeni renklere takılsın,
Hiç bilmediğimiz şarkılar söyleyelim.
Kim bilir, belki orada, bilinmeyen bir şarkıda,
Belki yeni bir hikâyede, buluruz kendimizi.

Bir çocuk merakıyla, akalım bilinmeyene,
Bırakalım ruhumuz yön versin bize.
Tutkulu bir kaşif gibi, yürüyelim sorulara,
Her adımda daha derine, daha bilinmezliğe.

Bilmediğimiz konuların, dalalım gizemine,
Tüm ayrıntılarıyla, araştıralım hayatı.
Belki bir dağın tepesinde, belki bir denizin ortasında,
Bir bilinmeyen bekler bizi, bizi çağırır keşfe.

Öyleyse gidelim dostum, bilinmeyen sulara,
Bilinmeyenin peşinden, belki de kendimize.
Öyleyse gidelim dostum, tutsak düşlerin peşinde,
Belki de bilinmeyen, daha çok anlatır, daha çok sevgili.


Kendimizi yeni ve bilinmeyen durumlar, deneyimler ve zorluklar karşısında daha iyi tanıma ve anlama fırsatı buluruz. Rutin ve alışılmış durumlar genellikle bizim güvenli alanlarımızdır ve bu alanlarda kendimizi oldukça iyi tanıyabiliriz. Ancak bilinmeyenle yüzleşmek, kendimize dair yeni yönler keşfetmemizi sağlar. Bilinmeyene karşı verdiğimiz tepkiler, nasıl hissettiğimiz ve nasıl davrandığımız, belki de bilinçli olarak farkında olmadığımız özelliklerimizi ortaya çıkarabilir. Bilinmeyen her zaman bizim hakkımızda daha çok şey anlatır. Bu nedenle, kendimizi daha fazla keşfetmek ve anlamak için bilinmeyenin ve belirsizliğin ötesine geçmeliyiz.

Bazı hayallerimizi özgürce gerçekleştiremeyiz. Bunlar bizim tutsak düşlerimizdir. İçimize hapsolmuş ve ruhunuzun söylediği ama yapamadığınız hayallerinizdir. Toplumun beklentileri, aile baskısı veya maddi zorluklar gibi engeller bu hayallerin gerçekleşmesini engelliyor olabilir. Ancak en büyük engel ise zihnimizdir. Bu hayalinizin olamayacağını düşünerek kendi kendinize en büyük engeli yaratıyor olabilirsiniz. Bu durumda önce bu zihinsel engeli kaldırıp işe küçük adımlar atarak başlayabilirsiniz. Buna bir yolculuğa çıkmayı düşünmek, hazırlanmak ve yola çıkmak olarak bakalım. Hazırlık tüm sürece hazır olmanızı gerektirmez. Küçük bir ilerleme veya kısa bir mesafe alacak kadar gidebileceğiniz bir hazırlık ve plan yaparak işe başlayabilir ve bu kısa yolculuk sırasında kendiniz ve hayaliniz ile ilgili birçok şey öğrenebilirsiniz.  Bu yolculuk sürecinde, belki de bu tutsak düşler özgür bırakılabilir ve gerçekleştirilebilir.

Bu hayallerinizin peşinde koşmadan kendinizi tam olarak tanıyamayacak ve bir sonraki adıma geçemeyeceksiniz. Ruhunuzun bir sonraki hayalini oluşturması ve peşinden gitmesi için şu anki hayallerinize adım atmalı ve onları aşmalısınız. Belki küçük adımlarınızda hayalinizden vazgeçebilirsiniz. Zaten amaç hep bunları keşfetmek. Alışılmış ve güvenli limanından çıkmadan yaşamış, deneyimlemiş ve öğrenmiş olmuyorsunuz. Unutmayın, aslında tüm bu serüven hep kendimizi tanımak ve anlamak için. Şimdi kendine bir iyilik yap ve tutsak olan hayallerine bir adım atarak işe başla. Tüm zorlukları, bahaneleri aşabilirsin. Adım adım ilerleyebileceğin bir plan yap ve hayalinin gerçekleşeceğine şüphen olmasın. Sadece bu adımları atmak bile sana çok iyi hissettirecektir. Kendin için bir şey yapmaya başlamış olacaksın. Kendin için yaşamak, kendi serüveninin kahramanı olmak, kendini daha iyi tanımak ve anlamak için bunu yapmalısın.

Bilinmeyene karşı duyulan merak, arzu hep kendimizi keşfetme isteğimizden ve burada bulunma amacımızdan kaynaklanır. Bilinmeyeni bilinir kılmak. Ruhunuz zaten deneyimlediği ve bildiği şeyleri merak etmez. Onları görmezden gelir, önemsemez. Siz bilmediğiniz veya aşamadığınız konular varsa onlara doğru çekilirsiniz. Öğrenmek ve aşmak için. Bundan kaçmak veya saklanmak boşuna yaşamaktır.


Unutmak

Unutmak, yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Unutmak kötü bir şey gibi gelebilir ama hayata devam edebilmemiz için gerekli bir süreçtir. Kaybettiğimiz sevdiklerimizi, anılarımızı unutmak tabiki kolay bir süreç değildir. Onlar hayatımızın bir parçasıydı ve unutmak, hatıralarımızın zamanla yok olması anlamına gelir. Belki de hayatımızın en mutlu anlarına tanıklık etmişlerdir, belki çok sevdiğimiz kişilerdi, belki de en büyük destekçimiz olmuşlardır. O zaman neden unutmayı seçiyoruz? Neden unutmak zorundayız?

Bu unutma olayı aslında tam aynı olmasada hayatta kalma içgüdümüze biraz benzer. Hayatta kalmak için, tehlikeli bir durumda harekete geçmek, kendimizi korumak ve hayatta kalmak için acil önlemler almamız gerekebilir. Unutmak ise bir tehlike durumundan korunmak için doğrudan bir yöntem değildir. Unutmak, daha çok bir savunma mekanizmasıdır ve insanın zihnindeki acı verici hatıralardan kurtulmasına yardımcı olur. Beyin bunu zamanla otomatik olarak yapmaktadır. 

Beyindeki sinir hücreleri, bilgiyi depolamak için birbirleriyle bağlantı kurarlar. Ancak unutma, bu bağlantıların kademeli olarak zayıflaması veya kırılması yoluyla gerçekleşir. Bu süreç, sinir hücreleri arasındaki bağlantıların gücünü değiştiren bir dizi nörokimyasal olayın sonucudur. Bununla birlikte, bazı durumlarda, insanlar bilinçli olarak unutmak isteyebilirler ve bu durumlarda, beyin de bu isteği yerine getirmeye daha hızlı şekilde yardımcı olabilir.

Bazı anılar ise hayat boyu unutulmayacak kadar güçlüdür, diğerleri ise daha hızlı unutulabilir. Bu, beyindeki sinirsel bağlantıların gücüne, olayın önemine ve kişinin zihinsel durumuna bağlıdır. Bu yüzden çok güçlü duygu içeren anıları unutamayız veya unutmak da istemeyebiliriz. Bazen günlük hayatta aklımıza gelmesede güçlü olan anılar hatırlamak istediğimizde hep oradadırlar veya çağrışım yaşanan bir anda, örneğin bir müzik dinlendiğinde, bir resim görüldüğünde veya bir kokudan dolayı anında ortaya çıkabilirler.

Sevdiklerimizi unutmak, büyüme ve gelişme sürecinin bir parçasıdır. Yaşamımızın farklı dönemlerinde farklı insanlarla tanışırız ve ilişkiler kurarız. Bu ilişkilerin bazıları kalıcı olabilirken, bazıları kısa sürebilir. İlişkilerimizin doğası gereği, bazen birbirimizden ayrılmamız gerekebilir ve bu da bir süreçtir. Ayrılık, her zaman acılı ve üzücü olsa da, hayatımızdaki diğer insanlarla yeni bağlantılar kurmamız için fırsat yaratır.

Sonuç olarak, sevdiklerimizi unutmak, hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Ancak, unutmak, onların hayatımızdaki önemini ve bizim onlara olan sevgimizi azaltmaz. Zihnimizdeki hatıralarımız, onların hayatımızdaki yerlerini her zaman korur ve hatırlamak istediğimizde orada olurlar.

Bununla birlikte, unutmak, bir sevdiğimizi kaybettikten sonra, keder ve yas sürecimizde de olabilir. Bu süreç, özellikle yakınlarımızı kaybettiğimizde, çok zor ve acı vericidir. Ancak zamanla, bu acı hafifler ve biz yeniden hayatımıza devam ederiz. Bu süreçte, sevdiklerimizi unutmak, onların hayatımızdaki önemini azaltmaz. Bu, onları sevmediğimiz anlamına gelmez, sadece hayatın bir gerçeği ve bir süreçtir. Bu anılara çok saplanmak hayatınızı yaşanmaz hale getirebilir. Hayata devam edebilmek için bazı anıları unutmaktan başka çare yoktur. Hayat devam ettikçe yeni fırsatlar , yeni insanlar karşınıza çıkacak ve yeni anılarınız oluşacaktır. Bunlara yer açmak için çok önemli anlar dışındaki anılarımızı ve özellikle bize acı verenleri unutmayı seçer beynimiz. 

Bazen öyle bir an gelir ki, birini düşündüğünüzde anıdan çok duygu hissedersiniz. Beyniniz ve ruhunuz duyguyu kaydeder ve duygu hatırlanır. Anılar, zaman ve mekan silinmeye başlar ama güçlü duygular kolay kolay silinmez. Bizlerin zaman ve mekandan çok duyguları kaydeden varlıklar olduğumuza inanıyorum.

Beynimizdeki hipokampus adlı bölge, uzun süreli bellek oluşumunda önemli bir rol oynar ve anıların oluşumunda duyguların da önemli bir rolü vardır. Bu nedenle, yaşadığımız deneyimlerin duygusal yoğunluğu, bellek oluşumunu ve depolanmasını etkiler. Ancak bu fiziksel bölgenin belli limitleri vardır. Bu yüzden zamanla yenilere yer açmak zorunda ve duygu yoğunluğu yüksek olanlar dışındakileri bırakmak zorundadır. 

Bizler ruhsal varlıklar olduğumuza göre ruhun da bir hafızası olması gerekir ki duyguları kaydedebilsin. Aksi halde gelişim gösteremezdi. Yaşanan tüm olaylar, anılar, bir duygu yaşanması ve deneyim için önemlidir ve ruhumuza işlenir. Anılar ve deneyimler, insanların ruhsal gelişimlerinde önemli bir rol oynar. Bu deneyimler sayesinde, insanlar hayatın anlamını keşfeder, spiritüel bağlantılar kurar ve kendilerini daha büyük bir bütünün parçası olarak görürler.

Bizler deneyim için buradayız. Bazen kötü olarak adlandırdığımız olaylar yaşıyoruz bazen iyi olaylar yaşıyoruz.  Ancak geriye yaşanan duygular kalıyor ve ilerliyoruz. İlerlemek zorundayız. Evrende hiçbir şeyin durmadığı gibi biz de durmuyoruz. Bu yüzden kötü bir olay yaşadığınızda da ilerlediğinizi ve bunun bir olaydan ibaret olduğunu unutmamaya çalışın. Anıları unutmak ve yeniye yer açmak bu ilerlemenin bir parçasıdır. Bazen zaman gerekir ama elbet sonunda unutulur , duygular kaydedilir ve bir sonraki aşamaya geçilir. Endişe etmemek, olayları kabul etmek çok önemlidir. Nasıl yeni bir insan veya güzel bir olay hayatınıza girdiğinde kabul ediyorsanız , bu kişi gittiğinde veya kötü dediğimiz şey olduğunda da kabul etmemiz gerekir. Başka yapacak bir şey yoktur ve hayat hep devam eder,  ilerler, değişir ve kimse için o güzel anda veya kötü anda durmaz. Aynı mevsimler gibi , gelir ve geçer. 

Bu yüzden, hayatın her anını kucaklayın, her anı en iyi şekilde yaşayın ve gelen her yeni güne umutla bakın. Çünkü hayat, güzellikleriyle ve zorluklarıyla devam eder ve siz de her adımda ilerleyerek büyürsünüz. Önemli olan budur. 


Kendine Bile Anlatma!

Çok önemli işlerinizi, projelerinizi, değer verdiğiniz fikir veya ilişkileri çok anlatmayın derler. Anlatmamak neden bu kadar önemli olduğunu bir türlü tam çözememiştim. Hep başkasının enerjisinden etkileneceğimiz ve farklı enerjilerin zarar verebileceği söylenir. Kısmen mantıklı ama hep tam olarak sebebin bu olmadığını düşünmüşümdür. Siz bir fikre çok inanıyorsanız ve bunu anlatırsanız başkaları sizin gördüğünüz açıdan göremez ve bazen çok belli etmezken bazen de karşı çıkarlar ve olumsuz yorumlarda bulunabilirler. Bunla uğraşma ne gerek var. Olmaz o iş vs. vs. Önemli olan sizin inanmanızdır ve diğer insanların ne düşündüğü önemli değildir. Onlar sizin geçtiğiniz aşamalardan geçmemişler ve sizinle aynı hayat görüşüne sahip değiller. Bu yüzden işi olana kadar anlatmamak en iyisi denir. Ancak benim anlatacağım konu bu işi bırakın başkasına, kendinize bile anlatmamanız gerektiği. 

Başkasına anlattıktan sonra her zaman yaşadığım bir duygu vardı. Tatmin ve haz duygusu, başarı duygusu. Zarar verenin bu olduğunu ilk başlarda anlamamıştım. Meğer başkasından çok kendi kendimizi engelliyormuşuz. 

Nasıl mı? Gelin önce konfor alanını inceleyelim. Konfor alanı bizim tembel olduğumuz ve bir şey yapmadığımız kendimizi geliştiremediğimiz, harekete geçmediğimiz yer değil mi? Güya enerjimizi korumak adına burada kalmayı seçiyoruz. Aslında biz seçmiyoruz içgüdülerimiz, arka beynimiz konfor alanında kalarak enerji tasarrufu yaptığını zannediyor ve bizi korumaya çalışıyor ama bir taraftan da gelişimimizi engelliyor.

Peki başkalarına anlatmak ile konfor alanının ne alakası var? Bunu da şöyle açıklayabiliriz. Başkalarına anlattığımızda sanki başarmış gibi haz duyuyor ve olayı bitirmişcesine yaşıyoruz. Bu durumda sanki direk sonuca varmış gibi algılıyor beynimiz. Dolayısı ile yarım bırakıp başka konuya geçmeye hevesli oluyoruz. Çünkü biz bunu yaşadık ve tamamladık zannediyoruz. Oysa her şey yarım, hatta bazen başlanmamış oluyor. Bunu çoğumuz yaşamışızdır. Ben sebebini anlamakta çok zorlandım ve ortaya çıkardığımda çok şaşırdım. Benim başkalarına anlatmam ve başkalarının enerjisi ne kadar zarar verebilirdi ki? Belki ben izin verirsem zarar verebilirdi veya çok az verirdi. Özellikle de samimiyetine güvendiğim arkadaşlarıma anlattıktan sonra bile fikirlerimden ve projelerimden uzaklaştığım çok oldu. Üstelik fikirleri beğenmelerine rağmen benim hevesim kaçıyordu. Fikirleri, projeleri savunmak ve sessizce sonuna kadar, başarıya kadar devam ettirmek zordur. Zorlu bu süreçte beyin bu zorluktan kurtulmak için her zaman çıkış yolu arar. Siz bunu ballandıra ballandıra anlatırken ise tüm benliğinizde bu başarıyı sanki başarmışcasına yaşarsınız. Oysa ki ortada başarılan veya tamamlanan bir şey yoktur. 

Yani en çok zararı yine kendi kendimize veriyoruz. Başkalarının enerjisinden kendinizi belli yöntemler ile belki koruyabilirsiniz. Ancak beyninizin oluşturduğu bu kimyadan kaçmanız çok zordur. Başarı için başardığınızı kabul etmemeniz gerekiyor. Bırakın başkasına söylemeyi, kendinize bile söylemeyin başardığınızı. Başkasına söylemek veya ağızdan çıkan kelimeler o kadar güçlü ki, bilinçaltı hemen  inanıyor başardığına. Başarılan işle uğraşmaya ne gerek var o zaman. Hemen başka şeyler düşünmeye ve başka işlere odaklanmaya başlıyorsunuz. 

Yapmanız gereken, başaramadım, daha çok yapacağım işler var, planlayıp her gün buna odaklanacağım diyerek her gün başarıya ilerlemek. Ben başardım başardım diye gezerseniz hem çevrenizi hem kendinizi kandırmış olursunuz. Başarıdan iyice emin olmadan bunu söylemeyin. Söylediğiniz noktada da duraksama ve gerileme evresine gireceğinizi bilin. Başarı, sürekli çalışma ve istikrar ile gelir. Başardım dediğinizde, sandığınızdan, böbürlendiğinizde  ise artık bu çalışma ve istikrarı sürdüremezsiniz ve başka yeni fikirlere, projelere odaklanmaya başlarsınız. Bu beynimizin çalışma mantığı ve bunu anlarsak en azından önem verdiğimiz konularda başarının sözde değil gerçek olmasını sağlayabiliriz.

Diyelim spor yapıyorsunuz ve bir hedefiniz var. Bu kilo vermek veya kas yapmak olabilir. Çok kararlısınız ve bu kararınız sayesinde 3 ay çaba harcadınız ve çok iyi sonuçlar almaya başladınız. Ohh ben artık istediğim kiloya geldim veya çok iyiyim dediğiniz an geriye dönüşün başladığı andır. Bu dediklerimi bilirseniz aynı istikrarı ve disiplini devam eden aylarda da sürdürmek için başardım çok iyiyim yerine hep daha iyi nasıl olabilirim demeye başlayabilirsiniz. İyi ancak size iyinin yetmediğini daha iyi olması gerektiğini söyleyin. Daha iyi olması için neler yapabileceğinizi düşünün. 

Bu yüzden odaklandığımız konuları iyi seçmemiz gerekiyor. Neye enerji vermeyi ve ilgilenmeyi bırakırsak gerilemeye başlar. Çok değerli fikir ve projelerinizi anlattığınızda da başarmış gibi algılayıp enerjinizi başka yerlere odaklamaya başlarsınız. Bunu farketmeden yapar sonra dönüp baktığınızda “bu iş neden olmadı ya” der şaşırırsınız. İşte artık bildiğimize göre kendimize karşı önlem almamızın vakti geldi. 

Bazen de hiç bitmeyen, başarılamayan ve sürekli emek verilmesi, uğraşılması gereken işler, ilişkiler vardır. Emek vermeyi bıraktığınız anda gerilemeye ve yıpranmaya başlar, sonunda da biter. Eğer bitsin istemiyorsanız bu yüzden emek vermeye devam etmeniz gerekir. Bir ilişkide “aşkımı buldum oh artık rahatım”, bir iş için “başardım oh böyle devam etsin” dediğiniz an kaybetmeye,  gerilemeye başladığınız andır. Hep farkındalık diyoruz ya. İşte bu yüzden önemli. Artık farkında olarak yaşayın. Bazı şeylerin bitip yeni konulara geçiş yapmanız zamanı geldiğinde ise bunu en kısa ve en karlı yoldan yapın. İş hayatında buna exit denir. Yatırımcılar en karlı yerden şirketlerini satıp başka işe geçerler. Aslında bilirler hiçbir şey sonsuza kadar aynı devam etmez veya aynı heyecanı, zevki size vermez. Bunları bilirseniz, çok sevdiğiniz bir işiniz veya ilişkinize çok iyi bakıp onun için her gün uğraşırsınız. Eğer sıkıldıysanız, ki bu en doğal süreçtir, o zaman bırakma zamanı gelmiş olabilir.  Çünkü hepimiz deneyim için buradayız ve gelişmek için sıkılmak zorundayız. O zaman en karlı yerden exit yapmayı düşünün ve bunu planlayın. Bu durumda başarılı bir noktada ve iyi anılarla bir işi veya ilişkiyi bitirmiş olursunuz. Aksi halde yıpranan,maddi ve manevi kayıplarla dolu bir son olabilir. 

Düşüncelerinizi disiplin altına alırsanız, sözlerinizi de alırsınız. Kendinize başardım değil, çok çalışmaya devam edeceğim, daha iyi olacağım demelisiniz. Planlarınızı buna göre yapıp onlara sadık kalmak için gözünüzde başarı anını canlandırmak iyidir. O anda neler hissettiğinizi düşünebilirsiniz. Bu sayede o işi isteyip istemediğinize karar verirsiniz. Ancak kararı verdikten sonra başarmış gibi havalara sokmayın kendinizi. Tehlikeli olan budur. Hemen, her gün planladığınız işleri yapmanın yolunu bulun ve hedeflediğiniz noktaya giderken sizi nelerin engellediğini bulup temizlemeye odaklanın.

Sevgiyle.


Birini Tanımak

Birini nasıl tanırsınız veya değerlendirirsiniz ?

A Grubu: 

Dış görünüşü

Sahip oldukları (para, ev , araba)

Konuşma şekli (iltifat, kibarlık vs…)

Geçmişte yaptıkları ve yaşadıkları

Sosyal medya profili – popüler olma

Size ne kadar iltifat ettiği veya modunuzu yükselttiği

Size neler verdiği veya ne gibi hediyeler aldığı

B Grubu:

Başkalarına ve tüm canlılara karşı pozitif davranışları

Olaylara karşı sakin ve olumlu yaklaşımı

Hayata karşı pozitif bakış açısı (geçmişe takılmamış)

Geleceğini yaratma potansiyeli (kaygı duymadan)

Yaptığı işe kendini adaması

Eğlenmeyi ve mutlu olmayı bilmesi

Dogmalardan uzak ve öğrenmeye hep açık olması (Sabit fikirli olmaması)

Yanındayken hissettiğiniz enerji ve huzur

Eğer A grubundan seçimler yapıyorsanız  maalesef karşınızdakine değil önce kendinize bakmanız ve neden bunları arıyorum diye sorgulamanız gerekir. Genelde A tarafında ağırlıklı seçim yapanlar ve bunlara önem verenler aynı şekilde bunlara da ihtiyaç duyuyor veya bu konulara takılmış demektir. Zira bizler her ilişkimizde kendimizi tanımaya ve kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Bu durumda A grubundan ağırlıklı seçim yaparsanız bir kişi sizi kolaylıkla aldatabilir ve yanıltabilir. Çünkü siz onun gerçek kişiliğine değil oluşturduğu dış kimliği görürsünüz ve yüzeysel yaklaşarak kolay aldanır bir hal içindesinizdir. Bir kişi A grubunda olan özellikleri kolayca manipüle edebilir ve size sahte bir kimlik gösterebilir. Ancak B grubundakiler gibi değerlendirip bir kişiyi tanır ve onla bir arkadaşlık veya paylaşım içine girerseniz hislerinize göre seçim yapmış olursunuz ve çok zor yanılırsınız. Karşınızdakinin ruhunu görmeye çalışın.

Maalesef günümüzde herkes A grubundaki gibi dış görünüş ve yüzeysel seçimler yapıyor. Bunun bir sebebi de A grubunda değerlendirme yapmak kolaydır ve birkaç saat içinde birkaç soru ile bunlara cevap alırsınız. Sizi yanıltmak isteyenler de sizin istediğiniz cevapları verebilir veya öyleymiş gibi davranabilir.  Birde bu kestirme karar verme yolu çoğu kişinin kolayına gelir. Birini tanımak kolay değildir. Bunun için çaba sarf etmeniz gerekir. Hem çaba sarf etmeyip böyle hızlı ve yüzeysel değerlendirmeler yapıp hem de beni sürekli abuk subuk insanlar buluyor derseniz o zaman size diyecek pek bir şey bulunmuyor. Kimsenin kimseyi artık tanımaya vakit ayırmadığı, uzun sohbetler yapmadığı ve bir görüşmede kararlar verdiği bir dönemde yaşıyoruz. Zaman belki de çok hızlı akıyor hepimiz için ve kimseyi bu kadar derinden anlamak ve tanımak için uğraşmıyoruz. Bu da yanlış kararlar vermemize ve yüzeysel ilişkiler yaşamamıza sebep oluyor. Sizin karşınızdaki kişide aramanız gereken temel ve içten gelen sevgi duygusu B grubundaki özellikler ile bulunabilir. Unutmayın gerçek sevgi böbürlenmez, ben buradayım diye bağırmaz ancak zor zamanlarda yanınızda olur. Gerçek sevgi karşılık beklemez. Bu yüzden A grubunu aşmış ve B grubundaki iyi özellikleri taşıyanlarda içten dışarıya doğru yayılmaya başlar. Bazen hayata bakış açıları farklı da olsa A ve B grubundaki insanlar bir araya gelir ve fazla sürmez ilişkiler veya sonradan A grubunda yer alan kişi B grubuna geçiş yapabilir. Bu frekans değişimi ile yollar ayrılır. B grubu hepimizin bakış açısını oluşturmalı ve eğer eksikliğimizden dolayı A grubuna takıldıysak oradan kurtulmanın yollarını aramalıyız. Bazen ihtiyaç duyulan bu materyalist kavramlar yaşanmadan anlaşılmaz. Parası olmayan kişi buna takılır ve paranın insanın değeri için önemli olmadığını anlayana kadar para peşinde koşar. Çok zengin ve varlık içinde olan bazı insanların küçük bir zihne sahip olabileceği gibi şu anda maddi olarak çok iyi durumda olmayan bazı kişilerde büyük bir zihne ve potansiyele sahip olabilirler. Ancak eksikliğini duyduğun şeyi aradığın için gözün ondan başkasını görmez. Onları aştığın zaman ise o boşlukta sevgi senden ortaya çıkmaya ve frekansını değiştirmeye başlar. Artık bakış açın değişir ve gerçekten insanların içine bakmaya başlarsın. İşte o zaman hayatın ve eskiden hayatında olanlar değişmeye ve yerine yeni ve senle uyum içinde olan insanlar gelmeye başlar. Arayışın azalmış, kendinle barışmışsındır. Geriye ne kalır? Dünyadaki yaşama katkı sağlamak ve burada geçirdiğin hayatı senin gibi insanlar ile paylaşmak. Ancak arayışta olmadığın için zorlamaz ve sadece karşılaştığın insanlara bakarsın. Artık o kadar kolay tanırsın ki onları. Eskiden sende onlar gibiydin. İnsan hala içinde taşır o özelliklerini ve bu yüzden kolay tanır onları. Zaten kendinde olmayan özellikleri karşındakinde de tanıyamazsın değil mi? O özelliklerin sende de olması onlara çok önem vereceğin anlamına gelmez. Sadece onları aşmışsındır. Hepimiz bu aşamadan geçeriz veya tekamül için geçmek zorundayız. Ne kadar çabuk farkına varır ve anlarsanız o kadar hızlı gelişim gösterirsiniz ve hayatınız anlam kazanmaya başlar. Düşünmeden, emek vermeden, bazı konuları çözmeden bu hayatı boşa geçirmek çok kolaydır. Zor olan aynı bir insanı tanımak için çaba sarf etmek gerektiği gibi kendini de tanımak için çaba sarf etmektir. Oysa her şey kendini tanıma ve anlama ile başlar. Neleri başkalarında aradığına ve önem verdiğine tekrar bak onlar senin ihtiyaç duydukların ve aşman gerekenler olabilir mi? Kendine dürüst ol. Aşağıda benim yaptığım gibi çıkarımlar yapabilirsin.

Örneğin ben bazen yalnız kalmaktan hoşlanmadığım için A grubundaki insanlar ile birlikte oluyordum. Bu bana bir şey katmadığı gibi geriye götürüyordu ve zaman kaybettiriyordu. Biraz düşündüğümde kendime verdiğim değerin tam olmadığını ve üretkenliğimin azaldığını gördüm. Bu zaman kaybı yerine kendimi, faydalı olabileceğim ve üretbileceğim, sürekli geliştirebileceğim işlere adadım. Artık tamamen B grubuna göre değerlendiriyor ve hiç kimse bile olmasa sonsuza dek tek başıma kalmayı göze alıyorum. Seni anlamayan ve gerçeği görmeyen kişiler ile birlikte olmaktansa hiç olmamak inanın daha iyidir. Siz ilerledikçe B grubunda olan daha az kişi ile karşılaşırsınız. Ancak bu yalnızlık eğer doğru yoldaysanız ve gerçekte yalnız olmadığınızı biliyorsanız sorun etmemeniz gereken bir konudur. Sizin gibiler olduğuna güvenin. B grubunda olan ve bunları anlayan 1 kişi  A grubundaki 1000 lerce kişiden iyidir. Bu kişileri sonsuza dek beklemenize değer. Onlar sizi veya siz onları bulacaksınız. Onlar geldiğinde yanınızda A grubundan insanlar olsun istemezsiniz emin olun 😉 Yeniye yer açmak için eskiyi bırakmanız gerekir. Eski enerjinizi aştıysanız ona artık geri dönmeyin. Eski enerji ile tüm bağınızı koparın.

Sevgiyle.


Net olmanın inanılmaz enerjisi

Öncelikle net olmak ne demek ondan bahsedelim. Daha sonra net olmadığımızda nasıl enerji kaybediyor ve net olduğumuzda hayatımız nasıl değişiyor onlardan bahsedeceğim.

Net olmak her hareketinizden, gözlerinizden, yaydığınız yüksek enerjiden belli olur. Net olmak sözlerinizin, düşünce ve davranışlarınızın aynı olduğu bir durumdur. Ne yapmak istediğinize karar vermiş ve yolunuza hiç sapmadan devam ettiğiniz çok güçlü bir haldir. Net olmak gittiğiniz yolda kendinize güvenmektir. Ne denirse densin bu yoldan dönmemektir. İnanılmaz bir güce sahiptir. 

Bu enerjinin gücünü anlatmadan önce net olmadığımızda ne kadar enerjimizi boşa harcadığımızdan bahsetmek lazım. Net olmadığımızda kendimizi bir yerlerde savrulurken buluruz. Aslında amacımız bir arayış değilse ve savrulurken neden savrulduğumuzun da farkında değilsek aşırı saçma noktalara varabilir ve kendimizi kaybedebiliriz. Aslında hayatında net olmayanlar genelde net olanların peşinden gider ve istemeden oraya sürüklenir, net olanların etkisi altına girer. Çünkü birazdan bahsedeceğim netliğin enerjisine kapılırlar. Bu aslında çok doğal bir süreçtir. Çekim gücü ve enerjisi net olanda yüksek olduğundan ve net olmayanın enerjisi zayıf olduğundan, net olmayan net olana doğru çekilir. Büyük gezegen ve yıldızların küçük gezegenleri veya göktaşını çekmesine benzetebiliriz bunu. Oradan oraya savrulur durursunuz kısaca. Bir net olandan diğer net olana sürüklenirsiniz. Sürekli iş değiştirmek, yer değiştirmek, fikir değiştirmek, başkasının fikirlerinden çok sık etkilenmek bunun göstergesidir. Bu gibi durumlarda yapmanız gereken bunun farkına varıp hayatınızda netlik arayışına girmektir.

Netlik her zaman gelmeyebilir ama arayış başlarsa ve farkında olursanız mutlaka ortaya çıkacaktır. Bunun için algılarınızı açıp ne istediğinizi arayışa girmeniz gerekir. Mümkün olan seyahatleri yapıp değişik mekanlara gitmeniz, mümkün olduğunca çok insanla konuşmanız ve tanışıp ilham almanız size bu aşamada çok fayda sağlayacaktır. Netlik bir anda ortaya çıkabilir veya yavaş yavaş belirir. Siz size sunulan ipuçlarını takip edersiniz. Netlik arayışında olanlara takip edebilecekleri ve hisleri ile seçebilecekleri fırsatlar sunulur. Bu yollara girip baktığınızda orada başka kapılar açılır. Ne hissettiğinizi her seferinde sorgulamak doğru yolda olup olmadığınızı bir pusula gibi size gösterecektir. 

Net olduğunuzda ise inanılmaz bir enerji ortaya çıkar. Bu enerjiyi sadece gerçekten net olmuş olan anlar.  Sizi şaşırtacak şekilde inanılmaz bir güç oluşur. Yaptığınız iş, konu her neyse size hiç zor gelmez. Kısa sürede çok büyük işler başarılır. İnsanlar size doğru çekilmeye başlar. Özellikle kendi yolunda ilerlemeyen ve net olmayan insanlar size hemen çekilir. Onlar sizin netliğiniz karşısında şaşırır ve sizi takip etmeye ve sizi dinlemeye başlarlar. Siz bir yol gösterici olursunuz. Enerjiniz herkese ışık olur ve sizle olmaktan herkes memnun olur sizi örnek almaya başlar. İşte serüven bu noktada başlar. Bu enerji sizi sağlıklı, ışıldayan, çok güçlü biri yapacak ve kendinize şaşıracaksınız. 

Ben net olabilmeyi  hayatımda birkaç kere yaşadım ancak son 20 yıldır belki hiç yaşamıyordum. Bazen insan yapması gerekeni yapar ve yıllar geçip gider. Hiç durup düşünmez ben ne yapıyorum diye. Bir robot gibi yaşar. Kendini dinlemez. Bu hepimizin başına geliyor maalesef. Eskiden yaşadıklarımda bunun gücünü ve önemini tam bilmiyordum.  Şimdi o ışık ben arayışa girdiğim için ortaya tekrar çıktı. Sizde bu ışığı tekrar ortaya çıkarabilirsiniz. Önce farkına varın. Uyuşukluk, isteksizlik gibi belirtiler varsa kesinlikle robot modunda yaşıyor yani yaşamıyorsunuz demektir. Hemen net olmaya başaramayabilirsiniz. İnsanın ne istediğini bulması kolay değildir.

Genelde insan sahip olmadıklarını ister ve sonrasında çok önemli olmadığını anlar.  Bunun böyle gelişmesi gerekir. Bu doğal bir süreçtir. İsteklerin geçici olduğunu anlarsınız. Kendinize zaman tanıyın. Yoksunluk ile para istemek, ilişki istemek bir netlik ve gerçek bir amaç değildir. Net olmak ile ilgili şu örneği verebilirim çok basit bir şekilde. Diyelim bir iş ile uğraşıyorsunuz ve çok paranız olduğunda aynı işe devam edermisiniz? Bu kadar inanarak mı yapıyorsunuz bu işi? Cevabınız evet ise kesinlikle doğru yoldasınız diyebilirim.  Şu anda bulunduğunuz hal sıkıntılı ve net olmadığınız bir durum ise bu hale de kendinizi siz getirdiniz. Önce bir şeyler istediniz belki sonra boş olduğunu anladınız. Ama bunu yaşamanız gerekiyordu. Her şey bir deneyim. Bu yüzden sakın kendinizi suçlamayın. Bazı şeylerin farkına varmak ve anlamak için bu sıkılma halleri çok faydalıdır.

Şimdi değişim zamanı. Etrafa bakın, kafanızı kaldırın, çıkın dolaşın, gezin, sosyal olun. Ne kadar çok şey görür ve düşünürseniz kendinizi o kadar kolay bulursunuz veya karşınıza bir sürü fırsat çıkar ve denersiniz. Denerken ne istediğinizi anlar ve öğrenirsiniz. Hep deneyim için burada olduğumuzu söylüyorum ama net olduğunuzda deneyimler eşsiz ve çok zevki hale gelir. Sizi kolay kolay bir şey üzemez ve yolunuzdan döndüremez. Kararlı ve net olmak işte bu kadar güçlü ve çekim gücüne sahiptir. O güç sizden çıkar ve evrene çok net bir sinyal gönderir. Ben bunu istiyorum ve sonuna kadar inanıyorum. Bunun için ayrıca inanmadığınız ve eskide kalan herşeyi bırakmanız gerekebilir. Bu aynı zamanda bu net olduğunuz konuya ne kadar inandığınızı bir kez daha gösterir. Siz bıraktıkça ve yolunuzda ilerledikçe daha çok güçlenirsiniz. Bu inanılmaz bir serüven ve histir. 

Bu enerjiyi ve gücü yaşamayan herkesin yaşamasını ve hissetmesini isterim ve yaşayanların da ne demek istediğimi çok iyi anlayacağını umuyorum.

Sevgiyle


Teslim Olmak

Sabırlı olmak, Zamansız olmak, Evrenin İşleyişi ve Büyüsü

Teslim olmak, beklentisiz olmak, sabırlı olmak, olana izin vermek, yeni serüvenlere yelken açıp eskisini, gideni geride bırakabilmek. Bu yazıda bu basit gibi görünen ama çok zor yapabildiğimiz bazı konulara değineceğim ve zamansız olarak nasıl evren ile uyum içine gireriz onlardan bahsedeceğiz.

Bizi biz yaptığını sandığımız kimliklerimize o kadar çok alışıyoruz ki bırakamıyoruz. Gitme zamanı geldiğinde bunu hissediyor ama ya bırakırsam ve ben o zaman ne yaparım diye alışkanlıklarımıza tutunuyoruz. Bu bizim hem yeni şeyler yaşamımızı ve deneyim kazanmamızı engelliyor hem de ruhumuz kopamadığı eskide sıkışıp kalıyor ve mutsuz oluyoruz. Bunu dönem dönem hepimiz yaşamışızdır. 

Bırakabilenler yeni serüvenlere yelken açarken sabırlı olmalı ve geleni sevinçle ve sakince karşılamalı. Sabırdan kastım belirli bir olayı beklemek değil , zamansız olmak. Ben hemen herşey güzel olsun isteyebilirim ama bu böyle işlemiyor. Ben zaten iyiyim ve güzel herşey benim hissiyatı içinde olup ona sahipmiş gibi yaşamalı ve hissetmelisin. Aksi takdirde oluşturduğunuz yoksunluk hissi sizi daha beter bir duruma sokabilir. Yani önce kendinizi düzeltmeniz gerekiyor. Eğer bunun farkında olmadan bir yola çıktıysanız bu durumda savrulabilirsiniz. Savrulmamak için gücünüzün farkında olmalı ve olacakları sabırla beklemelisiniz. Onlar, tüm evrenin güzellikleri bizim ve bizler için. Onlara hep sahiptik ve sahip olacağız ancak ne yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Burada bir diğer faktör de netlik. Bir şey istiyorsanız net olun ve hayatınızı ona göre yaşayın. O sizi o zaman bulacaktır. Bu para, aşk, sosyal bir statü veya herhangi bir şey olabilir. Yapmanız gereken ona sahipmiş gibi sabırla yaşamak ve zamansız olmak. Şöyle düşünün zaten sahip olan kişi bir şeyi bekler mi, veya sabırsızlanır mı? Yaydığınız enerji ve frekans çok önemli. Teslim olmak işte aslında tam olarak bu. Kötüye teslim olmak değil, güzelliklere teslim olmaktan bahsediyorum. Güzel olan herşeyi çekmek için o güzellik olmalısınız. Herşey bir enerji, buna para da dahil. Parayı çekmek istiyorsanız parayı sevmelisiniz ve paranız var gibi düşünmeli ve hissetmelisin. Hissetmenin sırrı çok önemli. Güzel bir ilişkiniz olsun istiyorsanız hayatınızı ona göre düzenlemeli ve bu ilişki geldiğinde ona tüm hak edişinizle sahip olmalısınız. Çünkü siz ona hazırsınız. Kesinlikle hak etmediğinizi düşünüp kendi kendinize engeller koymayın. Zihindeki tüm tabuları, engelleri yıkmak ve her şeyi baştan inşa etmek en güzeli. 

O halde katı inançları olmayan ve tüm olasılıklara açık bir zihne nasıl sahip olabiliriz?

Teslim olarak. Gelen ve olabilecek her şeye teslim olun. Önce kötü kavramından başlamak lazım çünkü bu hiç anlaşılmıyor ve aşılamıyor. Bazen en kötü yaşanan olay sizin için hazırlanmıştır ve sizi başka bir yere taşır. Kötü diye bir şey olmadığını anlamak çok zor çünkü bu doğduğumuzdan itibaren içimize işlemiş bir kavram. İyi ve kötü kavramı. Aslında sadece dönüşüm ve gelişim vardır. Hiçbir şey eskisi gibi değildir ve hep farklı bir şeye dönüşür. Bu durumda olan olaylarda dönüşüm içindir. Kötü dediğiniz zamanlar sizi dönüşüm için hazırlar. Hepsi sizin ruhunuz için bir fırsat ve bir öğretmendir. Deneyim ve öğrenim sürekli devam eder. Olaylara kötü diye bakmamayı öğrendiğimizde işte o zaman başımıza gelen her olaya teslim olur ve akışa izin veririz. Bu biri size kötü bir şey yapmaya çalıştığında buna izin verin demek değil. Bu başka bir şey. Ben olduktan sonraki durumdan bahsediyorum. Bir şeyin olmasını engelleyemeyebilirsiniz. Kendinizi suçlamayın. Bu evrende kötü diye adlandırdığımız tüm varlıklar da kendilerini bulmaya çalışan gelişim sürecinde olan varlıklar. Her ne olmuş ise teslim olun ve kabul edip yolunuza devam edin. Yola devam etmek zorundasınız. Geride bıraktığınız olay size bir sürü şey kattı. Artık eski siz değilsiniz. Ruh tüm deneyimi kaydetti. Artık yeni serüvenlere geçme zamanı. Bunu yaparken de ne istediğinizi sorun kendinize. Notlar alın, kararsız kalıyorsanız değişimin ve yeni bir sürecin başındasınız demektir. Kararsız olmak kötü değildir. O değişimin habercisidir. Önce mutsuzluk, sonra kararsızlık sonra da yeni bir yol belirir. Ne istediğinize tam emin olduğunuzda adım atın. Kararsız olup emin olmadan adım atmak size gereksiz enerji kaybettirip farklı yollarda savrulmanıza sebep olabilir. Kararınızı ne istediğinizi kendinize defalarca sorarak verin. Kendiniz ile konuşun. O size cevapları verecektir. “Ne istiyorsun?” Çok basit bir soru? Hiç kimse kendi ile konuşmaz. Toplumumuzda deli olarak adlandırılır hatta kendi ile konuşanlar. Ancak sizin düşüncelerinizi üreten ön beyniniz ve kişiliğiniz olduğu gibi birde gerçek özünüz ve gerçek siz vardır. Bu soruyu gerçek benliğinize sorun. Cevabı yine sabırla bekleyin. O size cevabı bir düşünce ile, bir olay ile iletecek. Burada gözlemci olup değerlendirip anlamaya çalışın. 

Teslim olmak aynı zamanda arzu içermez. Arzu etmek sizi bir noktada sabitler ve yoksunluk hissi oluşturur. Beklentisiz olmak, arzulardan arınmak sizi rahatlatır ve mutlu eder. Gelen her yeni güzellik sizi daha çok mutlu eder ve sürprizler ile doludur. Bilmemek ve beklentisiz olmak ama sahipmiş gibi yaşamak güzeldir. O zaman ihtiyacınız olan sizi bulur. İşte evrenin işleyişi ve büyüsü burada. Bunu bir kere anladığınızda artık yeni bir hayatınız olacak. 

Sevgiyle.


Hata yapmak

Bizler öğrenmek ve deneyim için buradayız. Bazı şeyleri içten gelen şekilde ve emin olarak doğru kabul ediyoruz ve bunlar bizim gerçeğimiz oluyor. Bazı konularda da ne kadar bize söylense de hata yaparak doğruyu buluyoruz. Hata yapmak insan olmanın bir parçası. Hepimiz mutluluğun ve gerçeğin peşinde koşan ruhsal varlıklarız. Doğruyu hata yaparak bulmamızın aslında bir sebebi var. Doğrunun kendini açık etmemesi. Açıkça bu doğru dediğimiz konular belki de ruhumuzu çok eskiden deneyimlediği ve bildiği ve gerçek kabul ettikleri. Sürekli üstüne giderek hata yaptığımız konularda ısrarla öğrenmemiz ve aşmamız gereken konular. Bu yüzden belki de aynı hataları tekrar tekrar yapıyor ve anlamaya çalışıyoruz. O hatayı yapmaya doğru istemeden sürükleniyoruz. Aslında her ilişkide, olayda yaşanan kötü tecrübeler bizim kendimizi tanıyıp doğruyu bulabilmemiz için. 

Başkalarının doğru dediği konular maalesef işimize yaramıyor. Kendimiz deneyimleyip öğrenmemiz ve ruhumuza kazınması gerekiyor. Bazı insanların yaptıkları size saçma geliyor ve nasıl bunu yapar göremez diyorsunuz. Bazıları da size aynısını diyor. Aslında hep öğrenilmiş ve deneyimlenmiş ve kişiye özgü doğrular var herkeste. Evet evrensel kurallar ve doğrular var gibi gelebilir sizlere ancak olay böyle değil. Çünkü gerçeği bulmak kolay değil ve bazen evrensel kötü ve yanlış görünen şeyler de yapılarak o kişi tarafından anlaşılması gerekiyor. Aksi takdirde öğrenilmiş bilgi olarak kalıyor ve ruhun deneyime ihtiyacı var ise mutlaka o öğrenilmiş bilginin aksine o hatalar yapılıyor.  

Doğru kendini açık şekilde göstermez ve kendini hemen belli etmez. Bu yüzden hata yaptığınızda çok da kendinizi yıpratmayın. Bundan ne öğreniyorum diye bakarsanız her şeye bu hataları da daha kolay geride bırakabilirsiniz. Öğrendiniz mi? Yoksa tekrar yapacaksınız. Ta ki ruhunuza kazınana kadar. Neyin değerli ve doğru olduğunu bir kez tam idrak ettiğinizde artık o konuda hata yapmayacaksınız ve geride bırakacaksınız. Bir sonraki hatanız ise çok yakında kapınızda emin olun. Başka bir öğrenim süreci ve bu böyle sürüp gidecek. 

Hepimiz gerçeğin ve doğrunun peşindeyiz ve maalesef bu hataları yaparak bulmaya çalışıyoruz. Çok azımız iç sesini, hislerini dinlemeyi becerebiliyor. Hepimiz dışarıda olan mutluluğun peşinde koşuyoruz ve genelde hatalar ve öğrenim bunla akalı oluyor. Yaşadığınız en büyük sıkıntıları ve hataları düşünün lütfen. Hep mutluluğu bir kişide veya bir nesnede aradığımızdan hata da yapıyoruz ki öğrenelim. Aslında anlamamız ve öğrenmemiz gereken her gerçeğin ve mutluluğun içimizde ve kendimizde olduğu. Arayışı oraya yöneltirseniz inanın daha hızlı yol alacaksınız. Ancak yöneltmezseniz de birgün hatalardan bıktığınızda veya kötü bir olay yaşadığınızda anlamanız hızlanacak ve içe yönelmenin zamanı gelecek. O zaman gelene kadar hata yapmaya deva edeceksiniz. Sonuçta öğreneceğiz ve içe yönelerek gerçeği bulacağız. Hata yapmak bu yüzden önemli. Gerçeği bulmak için. 

Bu yüzden başkalarının da kendinizin de içe yönelene kadar hata yapmasına çok şaşırmayın. Hatta arkadaşlarınızın, eşinizin, dostunuzun, çocuklarınızın bu hataları yapmasını engelleyemeyebilirsiniz. Bazen hata yapmasına izin vermek, görmesi ve anlaması için gerekli ve bu yüzden de onu serbest bırakın. Bunu yapmak zorunda ki  ruhu o konuyu anlayana kadar hata yapmaya sürüklenecek bunu hatırlayın. Artık insanların yaptığı hatalar ile değil kendiniz ile ilgilenin. Ne kadar hatadan sonra öğrenir ve anlarsanız o kadar çabuk başka konuya geçersiniz. Kendinizin doğrularını ve gerçeğini bulmaya çalışın. Herkes kendi ile ilgilense ve kimseye karışmasa ne kadar güzel olur bir düşünün. Kendimize karışılmasını ve eleştirilmeyi bu yüzden sevmeyiz. Biz bazen iç sesimiz bu yanlış dese de o yanlışı yaparız. Hep anlamak ve ruhumuza tam kazınması için. Kimseyi de bu yüzden saçma hatalar yapıyor diye eleştirmeyin. Kendi hatalarınızı sürekli gözlemleyin. Bundan ne öğreniyorum. Arayışın mutluluk ve bu mutluluğun dışarıdan gelmesini beklediğiniz için bu hataları yaptığınızı veya üzüldüğünüzü er yada geç anlayacaksınız ve o zaman sizin için yeni bir dönem başlayacak. 

Sevgiyle.


Hayvanlardan öğrenebileceklerimiz

1 – Acele etmemek, anın tadını çıkarmak,
2 – Gelecek konusunda endişelenmemek,
3 – Bir kedi gibi kimseye boyun eğmemek ve rızkın her türlü geleceğini bilmek,
4 – Bazen bir yılan gibi deri değiştirebilmek,
5 – Bazen bir yunus gibi oyun oynamayı ve eğlenmeyi bilmek,
6 – Bazen bir şahin gibi bakış açımızı değiştirmek,
7 – Enerjimizi kötü etkileyen mekan ve kişilerden uzaklaşıp, iyi etkileyen yerlere yönelmek. Hislere göre hareket etmek.
8 – Her hayvanın yaradılışı gereği iyi olduğu özellikleri vardır. İnsanların da iyi olduğu konuları tespit edip, o konularda daha iyi hale gelmesi zayıf olduğu özellikleri geliştirmesinden daha kolaydır. Doğaya ve özelliklerine uyum içinde olmak, fazla zorlamamak gerekir.
9 – Farklı olmak kötü değildir. Hatta doğada kötü denilebilecek bir hayvan yoktur.

Eminim liste daha uzar. Sizin aklınıza gelen varsa yorumlara eklemeyi unutmayın.


Başarı üçgeni

Bana göre başarı sadece tek bir şey olamaz. Hedeflediğiniz şey para ise çok para kazanınca başarılı olmuyorsunuz. Sağlık, mutluluk yanında ise başarının anlamı oluyor. Aynı şekilde sağlıklı olup paranız yok ise ve mutlu değilseniz de bazı şeyler eksik gibi hissediyorsunuz. Aslında fiziksel, ruhsal ve finansal gelişim bir arada yürümesi ve gelişmesi gereken konular. Bir tanesi eksik olunca tam olmadığını ve bir şeylerin eksik olduğunu fark ediyorsunuz.

Bu durumda bu üçlü için neler yapmamız lazım ve hayatımızı nasıl değiştirip şekillendirmemiz lazım bunu düşünmeye başlamalıyız vakit kaybetmeden.

Fiziksel gelişim için; Beslenmeniz ve yaptığınız spor (yürüyüş, yoga, fitness vs…) yeterli mi?

Ruhsal gelişim için; Geçmiş acılardan veya gelecek kaygılarından kurtulabildiniz mi? Kendi gücünüzün, ne kadar değerli olduğunuzun farkında mısınız?, Evrene ve size verebileceklerine endişe etmeden teslim olabiliyor musunuz? Enerjinizi toplamayı ve doğru yere kanalize etmeyi becerebiliyor musunuz?  

Finansal gelişim için: Rahat ve sevdiğiniz bir işte çalışmayı başarabildiniz mi? Sabah kalkarken heyecanla yeni gününüze ve yapacaklarınıza odaklanabiliyor musunuz? Hayatınızı daha rahat yaşamak için pasif gelir elde edebiliyor musunuz?

Tüm bunlara odaklanıp her gün gelişim gösteriyor musunuz? Hedefleriniz doğru değil ise veya tereddüt var ise kafanızda, bu durumda gideceğiniz yere ya hiç ulaşamaz ya da çok geç ulaşırsınız. Çok net olmalı ve karar verip hemen uygulamaya geçmelisiniz. Ancak kararınız net değil ise karar vermek için yapabileceğiniz bazı şeyler bulunuyor. Kendiniz ile baş başa kalıp kendinizi dinlemeye başlamak. İçinizden gelen sesleri dinlemek ve onlar hakkında düşünmek, notlar almak burada çok önemli. Bu notları aldıktan sonra bunlar üzerinde odaklanarak düşünebilir ve eleme yöntemi ile istediğinizi daha rahat belirleyebilirsiniz. Ancak acele de etmeyin. Gözlemleyin ve karşınıza çıkan her şeyi bu aldığınız notlara göre değerlendirmeye başlayın. Evren size mesajlar gönderecek. Siz sadece görmeyi ve anlamayı tercih ettiğiniz için bunları görmeye başlayacaksınız. Biraz sabır ve vakit gerekebilir ancak saçma ve size vakit kaybettirecek konular ile uğraşmaktansa bu sabrı gösterip doğru yolu seçmek en mantıklısı değil mi? 

Bir kere karar verdiğinizde ise sizi kimse yolunuzdan döndürmemeli. Bu kararınızı hedefinize yaklaşmadan kimseye anlatmamanızı tavsiye ediyorum. İnsanların yaptığı yorumlar kafanızı karıştırıp, enerjinizi dağıtabilir. 

Bitanesin aslında tam olarak bu 3 konuya odaklanmak üzere yola çıktı. Amacımız gelişiminizi sürekli destekleyen bir yapı oluşturmak. Motivasyonunuzu sürekli en üst seviyede tutmak. Çalışmalarımız bu 3 konuda paralel ilerleyecek ve sürekli gelişim hedeflenecektir. Bitanesin ailesine katılmak için benimle irtibata geçebilirsiniz.


Önce kendin

Önce kendin için yaşa,

Sonra başkası için ölürsün.

Önce kendini sev,

Sonra başkasını seversin.

Kendin olmazsa önceliğin,

Başkası olursun, farketmezsin.

Öncelik kendin olmazsa,

Ölürsün, yaşadığını zannedersin.

Bencillik gibi gelsede her şeyden önce kendin ile ilgilenmeli ve kendini düşünmelisin. Sen iyi, mutlu ve güçlü olursan etrafına faydan olabilir. Gerçek bir hayat yaşamış olursun ve etrafına gerçekten sevgi, fayda bu şekilde verebilirsin. Kendi olamayan insanlar mutsuz ve sağlıksız olur ve etrafına da verebileceği şey mutsuzluk olur. Bırakın yaşayan ölü olmayı, yaşayan zararlı ölüler haline gelirler. Ölüler normalde kimseye zarar vermez ama kendi olamayan yaşayan ölüler her şeyden çok zarar verebilir kendine ve etrafına. Bu yüzden her şeye önce kendin olmaya çalışarak başla. Önce kendine dürüst ol. Ne yaşamak ve ne yapmak istediğine odaklan. Ruhunun ihtiyacı olan ne? Bunu gerçekleştirmek için buradasın unutma. En iyi potansiyelin sen kendine dürüst olduğunda ve kendin olduğunda ortaya çıkacak. Her şeyi yazarak ve ne istediğine odaklanarak başlayabilir, kendini gerçekleştirebilir ve en iyi seni oluşturabilirsin. Kimse sana engel olamaz. Sen yeter ki karar ver ve başla. 

Bu konuda “Kendini Sevmek” yazımı da okuyabilirsin.